Yaşam

Dağlık Bianili ülkesinde bira

Doğu Toroslar’ın kuzeyinden büyük Kafkas dağlarına değin uzanan yüksek platoda MÖ 9-7’nci yüzyıllarda etkin olan Urartu Krallığı’nın hüküm sürdüğü coğrafya, kendilerinin tabiri ile ‘Biainili’ ülkesiydi. Bu serin ülkenin halkları yüzyıllar boyunca yüksek yaylalarında buldukları uygun alanlarda tahıl yetiştirdi. Bunlar içinde serin iklimi seven arpa, en çok yetiştirilen tahıllardan biri olageldi. Geleneksel olarak sık tüketilmeyen arpa ekmeğini saymazsak bu tahıl, yapısı gereği insan tüketimi için uygun tahıllardan değildir. Daha çok hayvan yemi olarak kullanılır. Fakat bir şey var ki insan için ‘arpa’yı geçmişten günümüze vazgeçilmez kıldı. Bu da kuşkusuz arpanın dönüştüğü ‘sihirli’ içecek bira. Aslında Urartu yazılı belgelerinde Mezopotamya’nın aksine biraya ilişkin bir veriye rastlamıyoruz. Buna karşın bazı yazılı belgelerdeki ifadeler arpa depolandığına ve kullanıldığına işaret eder. Nitekim Urartu yazıtlarında geçen ŠE.PAD sümerogramları ‘arpa’ olarak tanımlanır (CTU I. A 9-3 VII; CTU IV. CB Ay-1). Van-Ayanis’teki Urartu krali kentinde bulunan bir grup bulla üzerinde geçen ḫipu(ni) ifadesi ise arpa olarak çevrilir. Bu sözcüğün arpa olarak çevrilmesinde, aynı yazıtlarda geçen ‘atlar (için) ḫipu’ ifadesi etkili olmuştur.

Bu yazılı verilerin dışında da Urartu’da arpa ve özellikle bira ile ilgili arkeolojik verilere sahibiz. Bugün Ermenistan’da Erivan’ın hemen kuzeyindeki Urartu krali şehirlerinden Karmir-Blur’da, depolama ve işlik olarak kullanılmış 150’ye yakın oda ve salon ortaya çıkarıldı. Kazı çalışmalarını yürüten B.B. Piotrovskii’ye göre bu alanlarda bira üretim atölyesi de bulunmaktaydı. Yine Piotrovskii, kazılarda bulunan ince uzun, termos biçiminde, altı sivriltilmiş delik kaplarda bira üretimi yapıldığını söyler.

Ermenistan’da Karmir-blur Urartu kentinde bira yapım atölyesi olduğu düşünülen alanlar ile bira üretiminde kullanılan uzun, ince silindirik küp (Piotrovskii 1969; 1960).

TUŠPA, AYANİS VE YONCATEPE

Benzer kaplar bir diğer Urartu merkezi olan krallığın başkenti Tušpa’nın kuzeyinde uzanan Van Kalesi Höyüğü’nden gelir. Burada Urartu döneminde Van halkının ve saray görevlilerinin, bürokratların yaşadığı konutlar bulunmaktaydı.Bu büyük höyükte II numaralı konak olarak tanımlanan yapıda ortaya çıkarılan işliğin küçük depolama birimlerinde aynı türden kaplar bulundu. Sekiler üzerine yerleştirilmiş ince uzun, dar ağızlı kapların daralan ve yuvarlak biten dip kısımları deliklidir. Bu forma sahip dibine birkaç delik açılmış kaplar, sıvının sıcaklığını daha uzun süre muhafaza edebilir. Daha sonra arpa ile kaynatılarak oluşturulan sıvının süzülmesi ve tekrar aynı kaba konularak, filtreleme işleminin sürdürülmesi için uygun kaplar olduğu düşünülür.

Tušpa-Van Kalesi Höyüğü’nde II numaralı konağın kiler/işliğinde bulunan dibi delikli, uzun, ince silindirik küpler. Bu türden kapların içten yivli çeperlerinin, mayalama işlemi için özellikle oluşturulduğu öne sürülür.

Bir diğer Urartu merkezi olan Van-Ayanis’te evsel mekanlar olarak adlandırılan XI numaralı alanda buğday ve arpa kalıntıları ortaya çıkarıldı. Bu alandaki kazılara başkanlık yapan Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu, odalardan birinde bulunan pişmiş toprak derin tekne biçimli kapta, mayşeleme (haşlama), fermantasyon işlemlerinin yapılmış olabileceğini ifade etti. Aynı alanda bulunan uzun, ince, yumurta dipli kaplar da fermantasyon ve süzme işlemlerinde kullanılmış olmalıdır. Van Gölü’nün doğusunda Erek Dağı’nın eteklerinde yaklaşık 2000 metrelik bir yükseltide yer alan Yoncatepe’de aynı konteksti görmek mümkündür. Burada da ana depolama alanlarının dışında daha küçük depolama kaplarının, testi ve çömleklerin bulunduğu alanlar yine bira üretimiyle ilgili olabilir. Özellikle Ayanis ve Yoncetepe’de bulunan küvet biçimli kap ve düzenlemeler bira üretimiyle ilişkili görünmekte. Bu geniş kaplar, arpanın veya buğdayın yıkanması, süzdürülmesi, çer çöpten ayıklanması için uygundur.

Ayanis Urartu kentinin sitadelinde ortaya çıkarılan XI numaralı alan evsel mekanlar olarak adlandırıldı. Çok katlı bir yapının bodrum katını oluşturan birimlerde, mutfak, küçük depolama birimleri ile işliklerin olduğu anlaşılıyor (Fotoğraf: Altan Çilingiroğlu).

Urartu mutfaklarında ve depo odalarında ortaya çıkarılan arkeobotanik çalışmalarında tespit edilen arpa bu mutfaklarda hangi amaçla tutuluyordu? Mutfak, kiler veya işlik olarak tanımlanan bu alanlar aynı zamanda bira üretiminin yapıldığı alanlar mıydı? Bu sorulara yanıt aramak için kimi kanıtları tekrar değerlendirmek, bu yönde yeni yaklaşımlar geliştirmemize olanak sağlayabilir. Yine malt ve malttan üretilen biranın Eski Çağ’da beslenme için de kullanılmış olabileceğinin tartışıldığını hatırlatmakta yarar var. Yani alkol oranı düşük, hoş bir zevk veren bu içecek, yüksek yaylanın insanları için de aynı zamanda ekonomik bir besin kaynağı olamaz mıydı? Çünkü hayvan besini olarak kullanılışlı olan arpanın insan besini için kullanım alanının daha sınırlı olduğunu biliyoruz. Bu yüzden malta dönüştürülmüş arpanın kullanımı da tercih edilmiş olabilir.

Ayanis’te XI numaralı alandaki odalardan birinde ortaya çıkarılan küvetin bira yapımında kullanılmış olabileceği Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu tarafından ileri sürüldü (Fotoğraf: Altan Çilingiroğlu).
Urartu dönemine tarihlenen Yoncatepe’nin mutfağında, yere kısmen gömülü olarak bulunmuş bu kap, su küveti olarak tanımlanmıştır. Ayanis örneğinde olduğu gibi bira üretiminde kullanılmış olabileceği düşünülüyor (Fotoğraf: Oktay Belli).

KLASİK KAYNAKLARDA DA BİRA GEÇİYOR

Urartu sonrasında eski Urartu coğrafyasında bira kullanımına ilişkin yazılı belge, klasik kaynaklardan gelir. Xenophon, ‘Anabasis’ (Onbinler’in Dönüşü) adlı eserinde Perslerle yapılan ve başarısızlığa uğrayan Helen paralı askerlerinin MÖ 401’deki dönüş yolculuğunu da anlatır. Dönüş yolu tuzaklarla doludur. Armenia’nın zorlu ve bilinmez dağ yolları ve savaşçı aşiretleri, erzak sıkıntısı hikayeye egemendir. Bu zorlu, yüksek ve engebeli coğrafyanın o dönemdeki sosyoekonomik yaşamı hakkında da bilgiler verir:

Köydeki evler yeraltındaydı. Giriş bir kuyu ağzına benziyordu, aşağısıysa genişçeydi. Yük hayvanları için kazılmış yollar vardı, insanlarsa bir merdivenle aşağı iniyordu. Evlerin içinde keçiler, koyunlar, sığırlar, kümes hayvanları ve bunların yavruları vardı ve bütün bu hayvanlar içeride samanla besleniyorlardı. Burada ayrıca buğday, arpa, baklagiller ve küp küp arpa birası vardı. Biranın üzerinde tortular yüzüyordu ve küplerin içinde boğumları olmayan, kimi büyükçe kimi küçükçe kamışlar iliştirilmişti. Susayanın bunları ağzına alıp buradan birayı emmesi gerekiyordu. Bu çok sert bir içkiydi; tabii içine su katılmazsa. Bu özelliğine alışıldığından da çok hoş bir içki oluyordu (Xenophon, Anabasis V.25-27)

Burada sosyoekonomik düzeyi düşük, tarım ve hayvancılıkla uğraşan toplulukların bir tür bira ürettikleri ve tükettiklerini anlıyoruz. Yine biranın tüketildiği kabın tarifi ve çubuk/kamışlarla emilerek tüketim biçiminin, biranın Yakın Doğu’daki tüketim biçimleriyle doğrudan benzerlikler taşıdığını anlıyoruz.

ETNOLOJİK VE ARKEOLOJİK VERİLER TEMEL KAYNAK

Torosların kuzeyinde, Urartu ülkesinde bira kullanımı ve üretimine ilişkin yazılı ve arkeolojik veriler oldukça zayıf. Bölgeye yazı Urartu ile gelir. Ancak hem kullanım alanı hem de yoğunluğu Mezopotamya’ya göre oldukça sınırlıdır. Dolasıyla biranın yazılı belgelerde konu edilmemesi anlaşılır bir durum. Burada etnolojik ve arkeolojik veriler bira kullanımına ilişkin temel bilgi kaynağımız. Ancak arkeolojik alanlardaki arkeobotanik çalışmaları Doğu Anadolu ve Kafkaslar için daha geç uygulama alanı buldu. Özellikle bira üretim alanlarında ve üretilen kaplarda oluşan kalsiyum oksalat kalıntıları önemli kanıt olarak sunuluyor ve bahsettiğimiz örnekler bu yönden de incelenmeli. Bu tortu kalıntıları tabii ki mutlak suretle bira üretimine işaret etmez ancak başka donanımlar ve kalıntılarla yani anlamlı ve tanımlanır diğer kontekstlerle bu yapıların nitelikleri tespit edilebilir.

Bugün dinsel, sosyokültürel ve ekonomik nedenlerle, Gürcistan, Ermenistan, Türkiye ve İran’ın sınırlarıyla bölünen Dağlık Biainili ülkesinde bira ve şarap üretimi değişkenlik gösteriyor. Türkiye’de Doğu Anadolu Bölgesi’nde geleneksel bira üretimi tamamen ortadan kalktı. Ermenistan’da ise Urartu’yla özdeşleştirilen bira markaları ve bira festivalleri düzenleniyor. İran’ın alkolsüz malt içecekleri ise birçok markası ve çeşidiyle halk arasında yaygın olarak kullanılmaya devam ediyor.

*İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı, Doç. Dr.

siranhaber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu